Cambridge - Isaac Newton’un Kendini Keşfettiği Yer
Cambridge Üniversitesi’ne Isaac Newton 1661 yılında adım attığında dünya henüz onun parlak zekâsının farkında değildi. Genç Newton, Trinity College'da eğitimine başladığında, bilimsel dünyada büyük bir devrimin eşiğinde olduğunu kimse tahmin edemezdi. Cambridge'de geçirdiği bu yıllar, Newton'un yalnızca bilgi birikimini artırdığı değil, aynı zamanda kendi bilimsel yolculuğunu başlattığı dönemdi.
Newton, Cambridge'de eğitimine başladığında, o dönemin yaygın bilim anlayışına meydan okuyacak fikirler geliştirmeye başladı. Eğitim hayatında Descartes’ın mekanik dünya görüşü ve Galileo’nun deneysel yöntemiyle tanıştı. Bu fikirler, Newton'un daha sonraki çalışmalarının temelini oluşturdu. Ancak, 1665 yılında Avrupa’yı kasıp kavuran veba salgını, Cambridge Üniversitesi'nin kapanmasına neden oldu. Üniversite kapanınca Newton, ailesinin çiftliği olan Woolsthorpe'a geri dönmek zorunda kaldı.
Bu zorunlu geri dönüş, aslında bilim tarihinin en önemli olaylarından birine vesile olacaktı. Newton, Woolsthorpe’ta geçirdiği bu dönemde, bilimsel çalışmalarına yoğunlaşma fırsatı buldu. O dönemde yazdığı notlar, sonradan büyük keşiflerinin temelini oluşturdu. Burada optik, matematik ve fizik alanlarında önemli buluşlara imza attı. Ama belki de en meşhur olanı, yer çekimini keşfetmesine neden olan o efsanevi anıdır.
Bir gün, Newton’un bahçede bir elma ağacının altında oturduğu söylenir. Bu sırada bir elma dalından koparak Newton’un önüne düşer. Elmanın düşüşü, Newton’un zihninde büyük bir soru işareti oluşturur: "Neden bu elma düz bir şekilde yere düştü? Neden yana veya yukarıya değil de yere doğru hareket etti?" Bu basit ama derin soru, Newton’un evrensel çekim yasasını formüle etmesine giden yolun ilk adımıydı.
Bu olaydan sonra Newton, cisimlerin neden yeryüzüne doğru çekildiğini anlamaya çalıştı. Kendi geliştirdiği matematiksel yöntemlerle bu olguyu açıklamaya çalıştı ve sonunda evrensel çekim yasasını formüle etti. Newton’un bu keşfi, sadece fizik alanında değil, aynı zamanda matematik ve astronomi alanlarında da devrim yarattı. Newton’un çekim yasası, gezegenlerin hareketini açıklayan bir model olarak kabul edildi ve modern fiziğin temellerini attı.
Cambridge Üniversitesi’ne dönüp çalışmalarını tamamladıktan sonra, Newton'un fikirleri büyük yankı uyandırdı. 1687 yılında yayımladığı "Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica" (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) adlı eseri, bilim dünyasında bir mihenk taşı oldu. Bu eser, evrenin işleyişini matematiksel olarak açıklayan ilk sistematik çalışmaydı.
Newton’un Cambridge’te başlayan, Woolsthorpe’ta devam eden ve nihayet tüm dünyayı etkileyen bilimsel yolculuğu, bir elmanın düşüşüyle tetiklenen bir düşüncenin, insanlık tarihini nasıl değiştirebileceğini gösteren en güzel örneklerden biridir. Bu hikaye, sadece bilimsel bir keşif değil, aynı zamanda insan zihninin sınırsız potansiyelinin bir kanıtıdır. Newton’un yer çekimini keşfetme anı, bilimin şiirselliğini ve merakın gücünü gösteren efsanevi bir hikaye olarak hafızalara kazınmıştır.